Düğün veya mezuniyet fotoğraf çekimi öncesinde çoğu çiftin bize ilk söylediği cümle şudur: “Biz profesyonel model değiliz, kamera karşısında ne yapacağımızı hiç bilmiyoruz!”
Eğer siz de objektif size döndüğünde elinizi kolunuzu nereye koyacağınızı bilemiyorsanız veya gülümserken yüzünüzün titrediğini hissediyorsanız, derin bir nefes alın. Bu, tamamen normal bir durum. Hatta çektiğimiz en doğal ve büyüleyici karelerin sahipleri, genellikle çekim öncesinde “Ben fotoğraflarda hiç güzel çıkmam” diyenlerdir.
Ankara’da sayısız çiftin ve mezunun en mutlu anlarını ölümsüzleştiren Mahmut Güzel Medya ekibi olarak, o “kasılma” hissini nasıl yeneceğinizi ve albümünüze baktığınızda “Vauv, bu gerçekten ben miyim?” dedirtecek kareleri nasıl yakaladığımızı sizin için derledik.

İşte kamera stresini yenip, çekim gününü keyifli bir anıya dönüştürmenin 5 altın kuralı.
1. “Poz Vermek” Yerine “Hareket Etmeye” Odaklanın
En büyük hata, kamerayı görünce nefesinizi tutup heykel gibi donmaktır. “Poz vermek” kelimesini zihninizden silin. Bizim amacımız sizi bir vitrin mankeni gibi dondurmak değil, aranızdaki bağı yakalamaktır.
Sabit durmak yerine partnerinize bir şeyler fısıldayın, yürüyün, birbirinize bakın ve gülüşün. Hareket halindeyken kaslarınız gevşer ve yüz ifadeniz doğallaşır. İyi bir düğün fotoğrafçısı, siz “hazırlandığınızda” değil, siz o anı yaşarken deklanşöre basar.
2. Fotoğrafçınızla Önceden Bağ Kurun
Çekim günü tanıştığınız birinin karşısında rahat olmanız zordur. Bu yüzden çekim gününden önce fotoğrafçınızla bir kahve içmek veya görüntülü konuşmak, aradaki buzları eritir. Bizi sadece elinde kamera olan bir profesyonel olarak değil, o günkü stres ortağınız ve arkadaşınız olarak görün. Sizi tanıdığımızda, hangi açınızın daha iyi olduğunu veya sizi neyin güldürdüğünü çok daha iyi analiz edebiliriz.
3. Ellerinizi Serbest Bırakın (Veya Meşgul Edin)
“Elimi nereye koyacağım?” sorusu gerginliğin bir numaralı sebebidir. İşte basit bir ipucu: Ellerinizi boşlukta bırakmayın.
Damat beyin ceketini tutun.
Gelin hanımın beline sarılın.
Çiçeğinizi düzeltin.
Partnerinizin elini tutun.
Elleriniz bir temas halindeyken vücut diliniz otomatik olarak “güven” sinyali verir ve fotoğraflardaki o garip duruş anında kaybolur.
4. Mekan Seçimi Ruh Halinizi Etkiler
Stüdyo ortamı bazen insanı gergin hissettirebilir. Eğer kapalı alanda daralacağınızı düşünüyorsanız, dış çekimler sizin için harika bir alternatiftir. Ankara’nın doğal ışığı, rüzgarın saçınızdaki hareketi ve açık hava, stresi azaltan en büyük faktörlerdir. Altınpark’ta yürürken veya Eymir Gölü kıyısında sohbet ederken kamerayı unutmanız çok daha kolaydır.
5. Mükemmel Olmaya Çalışmayın, Sadece “Siz” Olun
Sosyal medyadaki filtreli ve aşırı kurgulanmış kareleri unutun. Yıllar sonra albümünüze baktığınızda görmek isteyeceğiniz şey, o günkü kusursuz makyajınızdan ziyade, gözlerinizin içindeki o gerçek mutluluk parıltısıdır. Kahkaha atarken gözleriniz mi kısılıyor? Bırakın kısılsın. Bu sizin imzanızdır.
En İyi Poz, En Mutlu Olduğunuz Andır
Mahmut Güzel Medya Ajans & Stüdyo olarak teknik ekipmanımız, ışığımız ve tecrübemiz sizin hizmetinizde; ancak en güzel kareleri yaratan “teknik” değil, sizin “duygunuzdur”. Siz sadece anın tadını çıkarın, o “en güzel” kareyi yakalamayı bize bırakın.
2026 sezonu için yerinizi şimdiden ayırtmak veya aklınıza takılan diğer soruları sormak için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Unutmayın, en fotojenik haliniz, en doğal halinizdir!
İçindekiler



Bir yanıt yazın